Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan uluslararası çatışmada asıl tarafların Atlantik Cephesi ve Avrasya cephesi olduğu gün gibi ortadadır.
Türkiye'nin Ukrayna ve Rusya'ya eşit yakınlıkta durması ve tarafsızlığını koruması kuşkusuz doğrudur. Ancak Atlantik ve Avrasya cephesi arasında tarafsız kalması hem doğru değildir hem de mümkün değildir.
Çünkü çatışmanın iki tarafı vardır. Bir tarafta ABD ve Avrupa ülkeleri, yaygın deyimiyle “BATI”, diğer tarafta başını Çin, Rusya, Hindistan ve İran’ın çektiği yeni oluşmakta olan Avrasya Birliği var.
Batı içinde bulunduğumuz koşullarda Türkiye için açık bir tehdittir.
Batı dünyası;
· 48 yıldır tüm kurumlarıyla var olan ve işleyen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymaktadır.
· Doğu Akdeniz’de bizi dışlayan ve hedef alan askeri ve siyasi faaliyetler düzenlenmektedir.
· Ege adalarını uluslararası hukuka aykırı bir şekilde silahlandırmaktadır.
· Batı Trakya’da, Irak ve Suriye’de Türkiye sınırına askeri yığınak yapmaktadır.
· 15 Temmuz’da yönetimi değiştirmek amacıyla Türkiye’ye askeri saldırı düzenlemiştir.
· 15 Temmuz saldırısını düzenleyen Teröristleri ve Terör örgütü liderini Türkiye’ye teslim etmemektedir.
· ABD, (CAATSA) “Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası” nı Türkiye’ye karşı devreye sokmuştur.
Türkiye ABD ve gelişmiş Avrupa ülkelerinin hedefindedir.
Bu nedenle ABD ve AB ile “HERHANGİ BİR” dünya ülkesi arasında yaşanan bir çatışmada tarafsız kalmak Türkiye’nin çıkarlarına uygun değildir.
Türkiye’nin ulusal çıkarları ABD ve AB’nin karşısında yer alarak elde edilebilir.
ABD’nin zayıflaması demek FETÖ elebaşının teslim edilmesi, YPG-PYD-PKK’nın yok edilmesi demektir.
ABD’nin zayıflaması Mavi Marmara’nın güçlenmesi demektir.
Ayrıca Türkiye tarafsız kalmak istese bile Batı dünyası buna istese de izin veremez. Özellikle ABD’nin Türkiye’nin tarafsız kalmasını kabul etmesi demek Ortadoğu ve Asya’daki planlarından vazgeçmesi ve Avrasya Birliğine karşı yenilgiyi kabul etmesi demektir.
ABD’nin bu aşamada yenilgiyi kabul etmesi ve geri çekilmesi olası değildir. Aksine daha karmaşık ve daha acımasız yöntemlerle saldırmayı deneyeceklerdir.
Tüm bu koşullar değerlendirildiğinde Türkiye’nin tarafsız kalması kendi çıkarları açısından doğru olmadığı gibi, ABD’nin içinde bulunduğu durum nedeniyle onlar açısından böyle bir seçim söz konusu olamayacaktır.
Türkiye tarafsızlığını korursa, bu Rusya’ya yardım olarak değerlendirilecek ve yakın bir zamanda ABD tarafından Türkiye’nin NATO’dan dışlanmasını ve Türkiye’ye karşı yeni yaptırımların devreye sokulmasını gündeme getirecektir.
Bu nedenle Türkiye üzerindeki olumsuz etkilerini yok edinceye kadar siyasi ve askeri olarak ABD’nin karşısında yer alan AÇIK bir tutum benimsenmesi Türkiye’nin ulusal çıkarları açısından yaşamsaldır.
Sevgi ve saygılarımla,
Nihat Yalçındağ
nihatyalcindag@hotmail.com
Comments