Sahte Çağdaş, Aydın Takımı
Prof. Oktay Sinanoğlu 2012 de bir söyleşide şöyle diyor.
“Dikkat edin. Bir millet her nesilde yeniden doğar. Yani bir milleti yaşatan binlerce yıllık gelenekleri kültürüdür.
Kültür Hakkari’de bale gösterisi yapmak değildir.
Kültür, arada bir konsere gidip hava atmak değildir.
Çağdaşlık Moda’nın arka sokaklarında köpek gezdirmek değildir.
Bizde böyle sahte çağdaş, aydın sınıfı yetişmiştir.
Bizde demeyelim her sömürgede böyle sahte çağdaş, aydın takımı yetiştirilmiştir. Ve bunlar kendi kültürlerinden kopuk, kendi milletinden halkından aslında tiksinen, kendi kültürüne yabancı ama arada halkçılık edebiyatı yapan tipler yetişmiştir.
Türkiye’nin başına da bunlar bela edildi.”
Batı Hayranlığı ve Algı Yanılması
“Gardırop Atatürkçüleri” ve sömürge aydını mandacıların sürekli tekrar ettiği yanlış bilgiler topluma yıllarca dayatıldı. Türk halkı uzun bir süre batılı yazarlardan alıntı yapılan yerine göre latince-ingilizce birkaç sözcük kullanılan yazı ve düşünceleri doğru ve değerli kabul etti.
Batı sürekli demokrasi ve özgürlüğün merkezi olarak gösterildi. Batıda insana her şeyden fazla değer verildiği kanısı yayıldı.
Peki gerçek bu mu?
Batı uygarlığı her şeyi yalnızca kendisi için isteyen, kendi ekonomik çıkarları gerektirdiğinde insani değerleri hiçe sayan bir kültüre sahiptir.
Batının tarihi birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı, Hiroşima ve Nagasaki, Vietnam, Rwanda, Afganistan, Irak, Libya, Ukrayna ve son olarak Gazze de yaşanan ve cezalandırılması gereken insanlık suçları ile doludur.
Oktay Sinanoğlu’nun sözünü ettiği sahte aydın takımı batının bu suçlarını görmezden gelmektedir.
Küreselleşme ve Yumuşak Güç
Küresel şirketlerin hammadde, işgücü ve pazarlara diledikleri gibi erişebilmelerinin karşısındaki en büyük engel kendi milli ekonomik değerlerine yani hammadde, işgücü ve pazarına sahip çıkmaya çalışan milli devletlerdir.
Küresel şirketler kendisine engel olan “milli devlet” yapılarına önce yumuşak güç ile yetersiz kalırsa askeri güçle saldırmaktadır.
Yumuşak güç saldırısı nedir? Karşı taraftan almak istediğiniz şeyi, onun kendi kendine size vermesini sağlamaktır. Yumuşak güç saldırısına uğrayan vatandaşlar milli devletin gereksiz ve zararlı olduğuna inandırılır. Tam bağımsız ekonominin “dışa kapanmak ve dünyadan kopmak” olduğu yalanı yayılır. Mustafa Kemal tam bağımsız ekonomiyi hayata geçirirken dış dünyadan kopmadı aksine bölgesel iş birliklerini çoğalttı. Bugün dünyanın 2. Büyük ekonomisi olan Çin tam bağımsız ekonomi politikalarını uygularken tüm dünya ile ekonomik ilişkilerini geliştirdi.
Milli Kültürün, özellikle dilin korunması için çaba gösterenler “gerici”, “aşırı milliyetçi” olarak tanımlanır ve dışlanır.
Tüm Avrupa ülkeleri bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğu halde yumuşak güç uygulanan ülke vatandaşları tarım ve hayvancılığın ilkel işler olduğuna inandırılır.
Dünyaca ünlü Piyanist Fazıl Sayın Gazze’de yapılan katliamı onaylamadığı için Avrupa Ülkelerinde konserleri iptal edilirken, yumuşak güç uygulanan ülkede dini ve etnik grupların her türlü açıklama ve şiddet eylemini rahatça yapabilmelerinin demokrasinin gereği olduğu düşüncesi sürekli işlenir.
Yumuşak güç uygulamasının dünyadaki en somut ve gelişkin örneği FETÖ terör örgütüdür. Küresel şirketlerin, ABD ve AB’nin tüm istek ve planlarını onlardan daha iştahlı ve gönüllü bir şekilde Türkiye ve Ortadoğu’da uygulayacak olan bir örgüt tasarlanmıştı. Bu yumuşak güç tasarımı Türk devleti tarafından engellenince küresel çete askeri güce başvurdu. Bu girişim de Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından kararlılık ve başarıyla ezildi.
Cumhuriyet ve Türk-Kürt İlişkileri
Bazı emekli generaller, siyasetçiler ve yazarlar internet sitelerinde ve televizyonlarda HDP'nin ülkemiz için gerekli olduğunu belirtiyor. Bu insanların birçoğu sahte aydın olmayabilir. Çok birikimli ve değerli bir insanlarda olabilirler. Ancak bu insanların genel bakış açışı ve görüşleriyle ilgili büyük sorunları var.
Bir toplumdaki güvenilir ve saygın insanların dünya görüşlerinde olgunlaşmamış ayakları yere basmayan noktaları bularak onların 99 doğrusunun yanına bir yalan ekletmek ve bir kamuoyu yaratmaya çalışmak gelişmiş bir yumuşak güç kullanım yöntemidir.
HDP'nin bölgede gerekli olduğunu savunan kişiler terörün kaynağının bölgedeki yoksulluk olduğunu öne sürüyorlar.
PKK terörü hakkında çözümleme yaparken terörün kaynağının bölgedeki yoksulluk olduğu saptaması eksiktir hatalıdır ve kasıtlıdır. Yaklaşık bin yıldır birlikte yaşayan birbirine kaynaşmış iki halktır Türkler ve Kürtler. Amaçları, duyguları, dinleri, gelenekleri aynı olan Türkler ve Kürtler son bin yıldır farklı devletler kurulmuş olmasına rağmen aynı devlet çatısı altında sürekli barış ve huzur içinde yaşamışlardır. Kürtlerin konumu diğer azınlıklarla hiçbir zaman aynı olmamış Kürtler her zaman asli kurucu unsur olmuştur. Dünyanın diğer ülkelerinde özellikle İspanya ve İngiltere de yaşanan azınlık sorunlarına benzetilmesi temelden yanlıştır ve kasıtlıdır.
Halkın ekonomik çıkarlarını gözeten ve 1923-1938 arasında tüm dünyada hayranlık uyandıran ekonomi alanındaki Cumhuriyet devrimleri nedeniyle ekonomik ayrıcalıklarını kaybeden çeşitli grup ve kişiler devlete karşı ayaklanma başlatmışlardır. Özellikle İngilizler tarafından desteklenen bu gruplar var olan toplumsal ve ekonomik sorunları öne sürerek kendilerine yandaş sağlamıştır.
Ekonomide dışa bağımlı olmayan ve mandayı kabul etmeyen yeni Cumhuriyet yönetimi toplumsal ve ekonomik sorunların çözümü için önemli ve büyük adımlar atarken aynı zamanda 1938’e kadar bu karşı devrimci, yapay dini ve etnik kalkışmaları sert askeri harekatlarla bastırmıştır.
ABD’nin Türkiye üzerinde yeniden etkinliğini arttırdığı 1970-80’lere kadar dini ve etnik kaynaklı herhangi bir büyük toplumsal sorun yaşanmamıştır. 1938’den başlayarak yeni kurulan Cumhuriyetin tam bağımsız ekonomik ve siyasi anlayışını terk eden devlet yöneticileri sayesinde 1938-1980 arasında Türk milli eğitimi ve Türk devlet yönetimi ve basın yayın organları kademe kademe ABD’nin denetimine girmiştir. Bu sayede toplumsal yapıyı oluşturan unsurlar bir bir bozulmaya başlamıştır ve son olarak 1980 darbesi ve 24 Ocak ekonomik kararlarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 42 yıllık ekonomik birikimi ABD ve AB denetimindeki küresel şirketlere devredilmiştir.
Küreselleşme ve Türk -Kürt İlişkileri
Pkk terörünün kaynağı birçok yazarın belirttiği gibi “sosyo-ekonomik” midir?
“Sosyo-ekonomik” denir? “Toplumsal ve ekonomik” sözcükleri yerine neden “sosyo-ekonomik” kalıbı kullanılmaktadır.
PKK terörünün kaynağı bölgedeki toplumsal ve ekonomik sorunlar değildir.
PKK terörünün kaynağı ekonomiyi, bürokrasiyi, eğitimi basın yayın organlarını denetim altına alarak toplumsal ve ekonomik sorunları yaratan ve bu sorunları kullanarak kendi elleriyle yapay terör örgütleri kuran ve onlara here türlü kaynağı sunarak yaşatan küresel şirketler ve onların işbirlikçileridir.
Terör sorununun kaynağı tarihte önce sömürgecilik sonra emperyalizm son olarak ise küreselleşme olarak karşımıza çıkan ekonomik çıkar merkezlerinin dünya genelinde uygulamaya çalıştıkları ekonomik düzen dayatmasıdır.
Sorunun kaynağı apaçık ortada iken batıya toz konduramayan batının yumuşak gücünün bilgi bombardımanına uğramış sözde aydınlar sorunun bölgedeki toplumsal ve ekonomik yapıda kaynaklandığını ileri sürmektedir.
Ve yine yumuşak güç yöntemi ile bu sorunları ele alan bir siyasi partinin varlığının da faydalı olacağını bilgisi yayılmaktadır. Terör örgütü ile apaçık bağlantılı olan bir siyasi partinin bölgedeki tüm sorunların kaynağı olan ABD ile iş birliği içinde olması nasıl açıklanabilir?
Bölgedeki toplumsal ve ekonomik sorunlar öncelikle bir sebep değil bir sonuçtur. Küreselleşme olgusunun zorla uygulanmasının bir sonucudur. Bu sonuç yine küresel çete eliyle terör eylemlerinin nedeni haline getirilmiştir ve terör örgütünün siyasette yer alması da sağlanmıştır.
SONUÇ
Birileri sizi kuzey kutbuna götürüyor, bir binanın içine bırakıp giyeceklerinizi alıyor, binan camlarını pencerelerini kırıyor size soğuk algınlığı ilacı bırakıp gidiyor. Çaresiz ilacı kullanıyorsunuz. Sözde aydınlarımız çözüm ilaç kullanmak değil binanın camlarını onarmak ve giysi bulmaktır diyor. Bu yaklaşımla hiçbir sorunu çözemezsiniz. Sorunun kaynağı bina veya giysiler değil. Sorunun kaynağı sizi kutuplara götüren, camlarınızı kıran, giysilerinizi alan ve size ilaç satan güçtür. Çözüm ise birinin sizi kutuplara götürmesine engel olmak giysilerinize ve binanıza sahip çıkmak ve gerektiğinde ilaç da kullanmaktır.
PKK terörünün kaynağı Türkiye’nin ekonomik değerlerini elinden alan toplumsal yapısını bozan ve bozukluğun yarattığı sorunları çözmek için bize önerilerde bulunup silah satan küresel güçtür.
Çözüm sorunun kaynağı olan küresel gücün denetiminden kurtulmak, güçlü ekonomi ve güçlü odu ile devlete karşı girişilen her eyleme gerektirdiği sertlikte yanıt vermektir. Ve Türkiye eğrisiyle doğrusuyla 2015’ten beri 1938’de terk ettiği bu anlayışa geri dönmeye çalışmaktadır.
Sevgi ve Saygılarımla,
Nihat YALÇINDAĞ
Kutuplarda muhtaç bırakıldığımız ilaç ve barınma gereksinimindeki aksamaları eleştirmekten başka siyaseti olmayan ahmaklıklara umut bağlayan siyaset dışı bir kalabalık olduk.